Alphaville (1965)

Yönetmen: Jean-Luc Godard


Senaryo: O da Godard(çalışkan adam tabi)

Oyuncular: Eddie Constantine(Lemmy Caution), Anna Karina(Natacha von Braun), Howard Vemon(Prof. Leonard Nosferatu)


Kullanıcı Yorumları:
Filmin esas adı "Alphaville, une étrange aventure de Lemmy Caution" yani "Alfa şehri, Lemmy Caution'un bir tuhaf hikayesi"(tırt oldu sanki biraz). Ama öyle yazınca sağdaki listede çok yer kaplıyor, yazılar birbirine giriyor, bir türlü düzeltemedim onu. Marginini hedesini hödösünü kurcaladım yine de olmadı. Sırf bu nedenle kısa isimli film izler oldum. Neyse genelde kısaca Alphaville olarak anılıyor zaten.


Film, fransız yapımı noir-bilim kurgu; pek karşılaşılabilen bir şey değil yani. Film noir hakkında: Şuradan sağlıklı ama İngilizce, şuradan da yalan yanlış ama Türkçe bilgi edinilebilir, eşe dosta şekil yapılabilir.


Neyse adı üzerinde film Alphaville'de geçiyor, bildiğimiz Paris aslında. Godard, tüm insanların "Alpha 60" adlı traktör sesli makine tarafından yönetildiği bir şehir kurgulamış. Tam olarak bir gelecek kurgusu sayılmaz, filmde kesin bir tarih verilmemekle birlikte geçmişten bahsederken "1964'de şöyle böyle olmuştu, bıdı bıdı" gibi cümleler geçiyor. Anlıyoruz ki biraz daha ileri bir tarih kurgulanmış, ancak kimsenin çıkıp "şu an 2025 senesindeyiz arkadaşlar, hepinize hayırlı uğurlu olsun" dememesi hoş olmuş. Zira, katır kutur çalışan makinelerle, 65 model Mustang'le, zamanın kıyafetleriyle böyle atılıp tutulması Godard'ın zekasından şüphe ettirirdi. Film boyunca Alpha 60 tarafından tekrarlanan "geçmiş hiç var olmadı, gelecekte kimse yaşamıyor, sadece şimdiki zaman var" açıklaması da bu duruma biraz ışık tutuyor esasen.


Filmi sahne sahne anlatmak istemiyorum, pek sevmiyorum öyle yapmayı. Gerçi ben öyle yapmayınca bir bok anlaşılmıyor farkındayım ama filmi hikayeleştirip anlatmak da manasız bir yerde. Aslında bu yazdıklarımı filmi izlemiş birileriyle buluşturmak istiyorum.

Yeni bir şey keşfettiğimde genelde Türkçe kaynaklarda araştırmak gibi bir alışkanlığım var. Acaba bulunduğum coğrafyada benim gibi düşünmüş, benim ilgilendiğim ile ilgilenmiş kaç kişi var diye merak ediyorum.
Şayet ben bu filmi izledikten sonra internette arayıp, böyle bir blog ve yazı ile karşılaşsaydım mutlu olurdum. Bu tesadüfün gerçekleşme ihtimali düşük tabi ki ama gerçekleşirse kendimi başarıya ulaşmış sayarım.

Hani, aynı zevkleri paylaştığınız birini bulunca onu bağrınıza basmak istersiniz, arkadaş olmaya çalışırsınız ya. İşte onun bir sonraki safhası benim peşinden koştuğum.

Benzer mantıktan yola çıkarak saçma sapan şeyler de tasarlıyorum. Mesela takip etmişler bilir, eski blogumun altında açık mavi ufak bir kutucuk vardı(şimdi baktım yokolmuş). Doğru noktasına tıkladığınız takdirde He-Man çalmaya başlardı. Oraya dev gibi bir widget koyup içine He-Man soundtrackini(bulun lan şunun türkçesini, yazmamak için çok direndim) atsaydım aynı tadı vermezdi bana. Ama o şekilde gizleyince bildim ki biri bir gün onun ne olduğunu merak edecek, tıklayınca çok şaşıracak. Şaşırdığını ben göremesem de için için mutlu olacağım.

Buradaki her yazarın kendince yazma nedenleri vardır tabi, ancak benim bu işe esas atılış nedenim bu.


Neyse, hangi filmi anlatıyordum lan ben. Heh, Alphaville. Film bilim kurgu ancak günümüz bilim kurgusundan haz alan insana pek hitap etmez. Film boyunca galaktik seyahatlerden, diğer galaksilerden, hiper uzay boşluğundan bahsediliyorsa da o tip bir şey görmeyi umut etmeyin. 1965'den bahsediyoruz, saçmalamayın, kızdırmayın adamı. Alphaville diye yedirilen Paris sokaklarında ve genellikle kapalı mekanlarda dolaşıp duracaksınız.


Filmin derdi bir takım mesajlar iletmek zaten. Alpha 60 insanlığı yeniden dizayn eden bir makine. Ki bu öyle bir yaşam biçimi ki sistemin dışında yer alan insanlar yok edilmeye mahkum. Gayet normal bir şeymiş gibi imha ediliyorlar. Sistemin işleyişini aksatacak tüm insani duygular yok sayılıyor, alakadar kelimeler hafızalardan siliniyor. Ağlamanın dahi yasak olduğu bir ülke.

Lemmy Caution karakteri de bir ajan olarak ülkeye adım atıyor. Olanı biteni anlamak için çabalıyor. Ana karakterin macerasıyla birlikte bu şehrin ve insanlarının özelliklerine yakından tanık oluyoruz.


Traktör sesli Alpha 60 başlarda komik ve rahatsız edici gelebilir, sonrasında "adam iyi konuşuyor ama" diyoruz. Gerçekten iyi konuşuyor, hakkını vermeli. Filmin başında geğire gepire"Bazen gerçeklik sözel yollarla açıklanamayacak kadar karmaşıktır ama efsane tüm dünyaya yayılmasını sağlayacak." diyerek bir giriyor. İlerleyen bölümlerde "1 sayısını bilirsek, 2'yi de bildiğimizi düşünürüz, çünkü bir bir daha iki eder. İlk olarak artının anlamını bilmemiz gerektiğini unutuyoruz" gibi beyin fırtınaları estirdikçe traktör sesine kurban senin diyoruz ve adına alternative rock grubu kuruyoruz.


Lemmy Caution'ın da ağzı bir o kadar iyi laf yapıyor, ikisinin diyaloglarından "senin normal diye adlandırdığından olmayı reddediyorum" gibi birkaç motto çıkartabiliyoruz.


Film Lemmy ve Natacha'nın aşkı ile sonuçlanıyor ve "romance" etiketini alıyor. Matematiksellik ve mantık ile çözülemeyecek tek öğe "aşk" olarak tanımlanıyor. Alpha 60, aşk ile mağlub ediliyor. Bir daha geğirmiyor suratımıza karşı.


İyi yazdım lan bu sefer, uzun oldu he. İyi, iyi.

3 Comments:

J.R. said...

bi gün üstümde trench coat ve fötr şapkayla kapına dikileceğim cevval, yazdığım porno film review'ünü suratına çalacağım.

Cevval Portakal: said...

Yaz abi tamam. Pes ettim ben. Yaz, deep throat yaz, hardcore max yaz, gangbang bus yaz. Daha fazla direnmiyorum.

Fatih Dayan said...

yeni betmendeki herifin oynadığı film vardı ya ekuilibriyum diye. Onun konusu da böyle gibiydi. Ağlayanın ağzına veriyorlardı, ressamlarla hardkor yapıp, resimlere attırıyorlar, velhasılı kelam duyguları iptal ediyorlardı orada da. aslında dünya yeterince duygusal zırva gördü be hacı. ben oleydim orda alfa atmışın partizanı olurdum. ağlayanın gülenin beynine beynine veriydim. böyle sonunu aşka vermişler dedin ya direk soğudum yazandan yönetenden. güya aşkı mantık açıklamıyormuş. matematiğin bokunu yesin onlar. iki gram hormona evreni satıyorlar ya.

ayrıca farkettim de öyle dişe dokunur bi film izlememişim. yazacak bişey bulamıyorum. Bi gün götümden film uyduracam onu yazacam. hatta izin verirsen senin adını da filmin ya başrolüne ya da yönetmeni ve senaristi olarak koyacam.

daha ayrıca porno da yazılsın, varya on numara olur. dadından yinmez.

Yorum Gönder