Hamlet 2 (2008)


Yönetmen: Andrew Fleming

Senaryo: Pam Brady, Andrew Fleming(lan iki kişi oturdunuz da bunu mu yazabildiniz anca, ibişler)

Oyuncular: Steve Coogan(komik gibi, değil gibi), diğerlerini tanımıyorum, ben tanımıyorsam siz hiç tanımazsınız, lüzumsuz.




Kullanıcı Yorumları:
Bir klasik kaybeden adam hikayesi, adeta bir klişe. Hayatımdan 90 dakika çaldınız lan yine. Ben gerçi bunun böyle olacağını biliyordum. Cips almıştım, biram vardı, yağlı abur cuburun yanında bir de alkol alınca algılarım kapanıyor benim. İzlediğim film de basit olsun, sıradan bir komedi olsun dedim, zihnimi fazla meşgul etmeden zaman öldüreyim istedim. O yüzden bunu izledim. İzlemez olaydım.

Klişeyi biraz açayım, bir denyo tiyatro öğretmeni var(Steve Coogan), abartılı komik hareketleri var işte bunun, patenle okula gidiyor, sakarlık, tuhaflık, mallık dizboyu. Sanıyor ki o böyle dingil hareketler yaptıkça biz ona gülüyoruz.

Sonra işte bu yeteneksizin önde gideni, aynı zamanda da sanat aşığı. Okul bütçe kısıtlamasına gidip tiyatro bölümünü kapatmak istiyor filan. Bu da bölümünü kurtarabilmek için bir takım ipsiz sapsız öğrencilerine Hamlet 2 adlı bir oyun yazıp oynatıyor, Hamlet'in saçmalıklarla doldurulmuş devamı şeklinde. Okul yönetimi oyunu ahlaki açıdan sakıncalı buluyor, mani olmaya çalışıyor. Sonunda da ipsiz sapsız ancak sevgi dolu öğrencilerin çabası ile ortaya güzel bir oyun çıkıyor, Steve başarılı oluyor.

Hamlet 2 oyunu ile amerikan muhafazakarlığına minimal zeka ürünü eleştriler getiriliyor. Hem komiğiz, hem de mesaj veriyoruz hesabı. Cin fikirli senaristimiz de filmin bazı repliklerine içinde "ölü ozanlar derneği" geçen cümleler ekliyor ki, millet "ölü ozanlar derneğinin yandan yemişi lan bu, kimi yiyonuz siz hırbolar" demesin. Öyle de çakalsın yani Andrew.

Hayır ben şunu anlamıyorum; lan komedi yapıyorsun, komedi dediğin zeka ürünü tezatlar ile, beklenmedik olaylar, tepkiler, ile insanları güldürmeyi amaçlayan bir türdür. Tanımı şimdi götümden uydurdum, yine de anlatmak istediğim anlaşılmıştır herhalde. Tamam, belki insanlar Steve abinin Jim Carrey olma çabasını komik buluyor olabilir, onu da yap anlayışla karşılarım ama neden bu kadar klişe kullanıyorsun be hıyar evladım. Steve'i karısı terkediyor filan da kendini içkiye veriyor, sonra her şeyden vazgeçecekken sanat aşkı aşıladığı öğrencileri onu korkaklıkla suçluyor, gazlıyor. Madem komik olsun istiyorsun yapma bana bunu, bu klişeyi de tiye al. Başka şekilde bağla olayı, tiksindirtme kendinden. South Park var, 13 sezondur klişeleri tiye alıyor, 13 senedir de komik. Onu örnek al, biraz bir şeyler arakla yine ses çıkarmayacağım. Sene olmuş 2008, biraz geliştir lan kendini Andrew, olmaz böyle.

Biraz da komplo:
Ben bu tip filmlerin altında pis bir mesaj yattığına inanıyorum. Hani o kıytırık kişisel gelişim kitapları vardır ya, gazlar durur seni, pozitif düşün pozitif olsun, liderliğin sırrı, başarının anahtarı, 10 adımda seks kölesi ol vb... Bu filmlerin de o tip bir gayesi var kanımca. Filmin özünde ne oluyor: Bir adam başarması güç bir işe kalkışıyor, etrafında değersiz görünen insanların içlerindeki sevgiden besleniyor, onların desteğini alıyor, sonunda harika bir iş başarıyor. Bir an tüm yaptıkları boşa çıkma noktasına geliyor ancak bir şekilde, biraz da şansının yardımıyla, her şey yoluna giriyor. Karakteri de güçleniyor bunları yaparken, sürekli onu ezen insanlara bir bölümde çok şekilli karşı koyuyor, sürekli dayak yiyen adamsa cesaretini topluyor dayak atıyor, esas oğlanla empati kurmayı alışkanlık edinmiş seyirci de mutlu oluyor.

Bu olaylar zinciri farklı konular üzerine aynı şekilde işlene işlene sonunda bilinçaltına şu mesaj yerleştiriliyor. Her şey kötü gidebilir, başarısız olabilirsiniz, kaybedebilirsiniz, birileri tarafından hor görülen karaktersizin teki de olabilirsiniz ama son ana kadar yılmayın, bir şekilde düzelecektir her şey.

Şimdi diyeceksin ki "ee ne güzel işte, umut aşılıyor insanlara, pesimist yapaydı bizi daha mı iyiydi?". Dünya öyle değil ki be güzel kardeşim, milyonda bir ihtimal o senaryonun gerçek hayatta takip edilmesi.

Ki zaten asıl amaç da sizi geleceğe umutla bakan, pozitif düşünen, mutlu insanlar yapmak değil. Kendi koydukları hedeflerin sürekli peşinde koşturmak. Siz koşacaksınız ki farkedemeyeceksiniz olanı biteni. Önce gözünüz boyanacak, doğduğunuz ortama uygun hedefleriniz sunulacak, ev mi, araba mı, kitap yazmak mı, zengin olmak mı, ünlü olmak mı, karakterinize göre birini seçeceksiniz. Sıçana kadar koşacaksınız peşinde, sıçınca da şansınız filmdeki kadar yaver gitmemiş olacak.Sonra sıçana kadar başka bir şey denersiniz muhtemelen.

Halbuki sıçma ihtimalinizin yüksekliğini mutlak haliyle kabul etseniz, başından hedef koymakla da uğraşmayacaksınız. Gerçekleşmesi muhtemel geleceği benimseyeceksiniz, bunu da kendinize fazla dert etmeyeceksiniz, keyfinize bakacaksınız bir şekilde. Bu sizden nemalananların işine gelmez. Onlar ister ki siz hep daha fazlası için çabalayın, yarışın birbirinizle, paylaşım kavgasında galip gelmek için her yolu deneyin. Nasılsa ne kazanırsanız kazanın onlardan alacaksınız.

Bu tip filmlerin, kişisel gelişim zırvalarının tek amacı sizi motive etmek. Motive olun ki işe yarayın.

Andrew ve benzeri şeytanın evlatlarının tek gayesi budur. Aha size hakiki the secret, şu üstteki üç paragraftan ibaret.

Yazı bittiğinde şunu söylüyordu: Dürüyemin kalayları güğümlüü ahhh kalaylııı ahh gülaylııı ahh....


OHA:
Az önce post gönderdikten sonra gözüme çarptı bu aşağıdaki gadget teşvik linki. Geri döndüm. Google'a zerre saygım kalmadı sana yemin ediyorum. Bu ne laubalilik lan böyle. Hava atmak nedir ya.

"İzleyicilerinizle hava atın!

Bir izleyici kitlesi edinin ve herkese kimlerin dinlediğini gösterin. Gadget'ı şimdi ekleyin!"

Ayriyetten bir izleyici kitlesi edinip herkese nasıl kimlerin dinlediğini göstereceğiz, o da merak konusu. Ne dinleyecekler ki?

TORRENT
ALTYAZI (cuk)

11 Comments:

Fatih Dayan said...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Fatih Dayan said...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Fatih Dayan said...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Fatih Dayan said...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Fatih Dayan said...

resmen saçmalamışım.

Cevval Portakal: said...

Ahahaha n'aptın Fatih'im, zaten blogu saçmalayabilmek için açmıştık biz. Neden sildin ki yorumları.

cesetizleri said...

kişisel gelişimi küçümsememek lazım. az kişi gaza gelmiyor o zırvalarla :D
bayıldım ben buraya bayıldım :)

Fatih Dayan said...

yav saçmalamak derken fazla kasmışım. Kasık bir yazı olmuş. Apuç olmuş. Kasmak sadece eğitimde işe yarar gerisinde çirkin duruyor be.

Fatih Dayan said...

geçen voçmeni izledim, ufak pürüzler dışında harika olmuş, çizgi romandan değişik olduğu yerler var.

bir de iks men oricins volverini indirdim. torrentte divx yazıyordu. Harbiden de dvdrip bişey ama çok acayip bi özelliği var: film montajsız. Montajsız film izle, öneririm. süper oluyor.

Cevval Portakal: said...

Apuç olsun abi, biz burada yazarız diye yazıyoruz kendi kendimizi eğlendiriyoruz zaten, senin yorum da apuç oluversin. Apuç da süper kelimeymiş, şimdi bol bol kullanıyorum ki daarcıkta yer etsin.

İzlemeli hocam voçmeni, ben hala dünya üzerinde Sin City gibi çizgi romandan aktarım yapılamayacağını düşünsem de, gerçi onlar direkt çizgi romanı aktardağı için sayılmayabilir, izlemeli merakta kalmamalı.

Düblajsız nasıl oluyor abi, aç onu biraz.

Bu arada ben şuraya bir şeyler yazayım ya, J.R'ın da hevesini kırdım zaten. Porno yazma dedim, hevesi kırıldı adamın, yazarlık aşkı pamuk ipliğine bağlıymış. Yazsana olum!

Biraz daha Worms oynayayım yazarım akabinde, gudbay may kükibin'i yazarım, süper filmmiş.

Fatih Dayan said...

yok hacı montajsız o düblajsız değil. efektlerden kasmışlar. adam bildiğin peyintle görsel efekt yapmış. şarjörle ateş ediyor pistolsüz terbiyesiz. efekt boyu kısa olmuş, volverinin pençeleri heryerde kalkan goril pipisi gibi duruyor.

bi ada yapmışlar kompile peyint. helikopterler keza. resmen soğudum film sektöründen, adam kendi yaptığı filmi izlemezdir, biliyor ya gerçek halini. sadece montajcı izliyordur o da neydi ne yaptım be deyip gaza gelmek için.

bir de şu onay kelimeleri bayaa komik şeyler geliyor gugılda. hırlıyo tıslıyo

Yorum Gönder