Street Fighter: The Legend of Chun-Li (2009)

Yönetmen: Andrzej Bartkowiak(bu herif bu isimle dünya çapında yönetmen olsun, ben o günden itibaren kabzımallığa başlarım, yepyeni bir kariyer çizerim kendime)

Senaryo:
Justin Marks(ismi güzelmiş, harcanıyor bence böyle filmlerde)

Oyuncular: Bir takım meşhur olamamış insanlar, resimlere baktım Chun Li betonmuş ama.



Kullanıcı yorumları:

Ben bu filmi izlemem, kimse de izlemez bence. Zaten büyük olasılıkla vizyon dertleri, beğendirme çabaları da yoktur. Azerbaycan televizyasına, Kazakistan'a filan satmışlardır filmi. Onlar da öyle gece yayınında boşluk doldursun diye yayınlar.

Zaten fikir yanlış. Zamanında Street Fighter filmi çekildi mi, çekildi. Şu blogun yazarları olarak biz ikimiz, hatta yanımızda babalarımızla, gittik sinemada izledik. Çok iyi hatırlıyorum ben o günü. Filmin finalinde Gayl(Vandam), Mistır Bizona tarak çekti de aklımız kaydı orada. Dalsım filmin başında Blanka'yı yaratıklaştırmakla görevli bir bilimadamıydı(ne biçim bir uzmanlık alanıysa) , ne zaman bir kaza olacak, ne zaman radyasyondan etkilenecek kolu bacağı uzayacak diye esefle bekledik.

Biz o vakitl
er Konami'nin çocuklarıydık, ekranda gördüğümüze hükmedebilmenin zevkini tadabilmek için 2.500 liraya jeton alıyorduk. Oyunu Ken'le bitiren Ken tatile çıktı, Honda'yla bitiren Honda anasını babasını aldı Çunli'yi istemeye gittiler diye ballandıra ballandıra anlatıyordu mahallenin çocuklarına. Programı bile yapıldı, Hugo'nun tahtını elinden alamadı tabi Tolga abi faktörü büyük, yarışmaya bağlanıp günün birinde telefon tuşlarıyla büyü atmayı başarabilecek çocuğu bekledik hep. Bağlanan her çocuk ısrarla Dalsım'ı seçiyordu, numarayı ilk düşürüp Dalsım'ı seçebilen çocuk uzayan uzuvlarıyla diğer şanssız çocuğu sille tokat manyağı yapıyordu. Bu uygulamanın adaletsiz olduğuna kanaat getiren yarışma sunucusu bir gün çıkıp programın başında "evet çocuklar bugün Dalsım hasta, o yüzden dövüşemeyecek" demişti de o küçümen aklımla bile krizlere girmeme neden olmuştu. Bazen de idealist çocuk denk gelirdi, Dalsım'ı seçebilecek avantajlı konumda olmasına rağmen çirkeflik yapmazdı, alırdı ya Ken'i ya Riyu'yu paşa paşa yerdi dayağını. Karakterlere gönül vermiş çocuktu o, karizmasına düşkündü. Şimdi de kesin çok iyi yerlere gelmiştir o ısrarla Ken'i seçen çocuk. Çok başarılı olmuştur, ben buna eminim.

Biz teknolojinin hızlı gelişimine anbean şahit olmuş çocuklardık. İlk animasyon film Toy Story'yi de sinemada izledik bizler. Tetris'in doğumuna tanıklık ettik, en azından bu topraklarda. İnanıyorum ki şu Transformers filmi, o vakitler ben çizgi filminin hastasıyken yapılmış olsa, sinema salonundan arabaya dönüşüp çıkardım. Mazda olurdum, hani farları kaputun içine gömülü olan var ya. Çocukluğumda etrafta görebileceğim en fantastik, en etkileyici arabaydı o. Hala da görüyorum sağda solda hoşuma gidiyor.


Bence bizler çok güzel bir zaman diliminde büyüdük. Hem bir takım çizgi filmler, oyunlar ile yaratıcılığımızı körükledik. Mutantı,dna sarmallarını, cyborg ile robot arasındaki farkı, radyasyonun yeşil olduğunu(o yanlış sanki), paralel boyutları ve
bir takım canlıların o boyutlardan buraya yolculuk yapabileceğini, solucan deliklerini, boyut kapılarını, uranyumun muazzam enerji kaynağı olduğunu... Tahayyülü ve kavranması güç bir çok terimi bilinçaltımıza yerleştirdik, dolayısıyla da üretken olduk. Aynı zamanda teknolojiye hükmetmeyi öğrendik. Bir yandan da çocuk sosyalliğinden payımızı aldık, mahalle maçlarına çıktık, bisikleye bindik, ebe tura birküç...

Sen şimdi yap Çunli'nin filmini, kim niye izlesin yavrucum Çunli'yi. Paranız mı çok, yoksa ben hepten yanılıyorum da gerçekten dünyada hala bizim o zamanlar aldığımız tadı yakalamış bir çocuk topluluğu mu var. Dünyanın en aptalca yatırımıdır bence bu filmi çekmek.


Ben önceden bu sürede daha fazla yazıyordum ya. Bak saatlerdir yazıyorum, şimdi bir skrolu yukarı kaydırdım baktım yazının uzunluğuna, pek de bir şey yazmamışım. Performans düşüklüğü müdür nedir. Neyse spoiler köşesi:


Spoiler köşesi(evet iki tane oldu):

Street Fighter filminde bu Çunli gazeteciydi, sonra bir şekilde olaylara karışıyordu. Muhtemelen bu filmde olayların ardından yuvasına dönüp mesleğini icra etmeye devam ederken, bir takım kötü niyetli insanlarla başetmek zorunda kalır. Çunli'nin ailesi, büyük büyük dedeleri filan bir efsanenin parçasıdır. Çunli'nin onlardan kalan bir madalyonu, bir eşyası bir şeyi vardır. Veya kehanetin gerçekleştirilmesi için gereken kilit şahıs niteliğinde alıkoyulması icap eder. Kötü adamlar musallat olur, istediklerini yaptırabilmek için en yakınından birini esir alırlar. Sonra Çunli bu adamlarla mücadele eder, işin içine polis/dedektif ayarında bir karakter daha karışır. Filmin bir bölümünde bir Street Fighter karakteri daha görünür(tahminimce Honda). Finalde Çunli ile kötü adamlar paşası arasında hafif koreografik bir dövüş sahnesinin ardından Çunli, bir senarist için düşünmesi en fazla 5 dakika sürebilecek bir akıl oyunu ile kötü adamlar şahını mat eder. Sevdiklerini kurtarır. Biter.

Buna benzer bir şey değilse gelin beni odunlarla dövün. Yaa Justin efendi, öyle afilli isimle olmuyor o işler.

TORRENT (Forest Gump bu, Chun-Li izlenir mi lan, haha)
ALTYAZI

3 Comments:

Fatih Dayan said...

Bunun üstüne laf olmaz. Ne dersek boşa sarar. Olay tamamıyla budur, ne eksik ne fazla.

Keşke yazıyı prodıysır da okusa. Belki dokanır kendisine de, büyüme evremizin analizini yapmışsın ya ona yatırır parayı. Castinin beynine vereyim. Kameramanların, ışık ekibinin, ses yönetmeninin, oyuncuların, Tokyo belediyesinin, kanadanın muhtarlığının, filmde emeği geçen herkesin beynine teker teker vereyim. süpermenin karıya'a da vereceğdim de kızın haberi yoktur yazık durumdan.

Yazın çok sağlam olmuş tekrar söyleyeyim dedim.

Deli Profesör said...

Yalnız Chun Li'de Clark'ın hatunu olarak maaşallah çok sağlam bi ablamız. Tabi filmde giyimi kuşamı ne durumdadır bilemiyorum ama madem 2-3 para indirme amacı var, ablamızı şöyle biraz açıkta açıktan giydirseler gider izlerim gibime geliyor.

J.R. said...

filmi izlemeye tenezzül eden bi arkadaşın yorumu; "ilk film daha iyiydi..."

Yorum Gönder